Seviyorum Seni Senden Habersiz

Seviyorum seni senden habersiz
Hayalimde tutuyorum ellerini
Hayalimde geliyorum göz göze
Hep bende seni diyeceğin günü bekliyorum
ve o gün gelecek biliyorum

Hep uzaktan seyrediyorum seni
En çokta gözlerini
Her yere bakıp da
Beni göremeyen gözlerini…

Oysa sevgimi anlatmak isterdim sana
Ne kadar büyük olduğunu
Ne kadar özel olduğunu

Hani havayı içine çekersin
Nefes alırsın yaşamak için
Hani kana kana içersin ya suyu
İşte öyle bir şey…

Yaşamak vardı seninle bu hayatı
Aynı duyguları hissetmek vardı
Akşamdan kalma sohbetleri uzatıp
Sabahlamak vardı günlerce

Ama yoksun ki…

Bekleyeceğim seni
Ömrüm yettiği kadar
Son nefesimi verene kadar
Hatta daha ötesinde bile bekleyeceğim
Elbet bir gün geleceksin
Adını koyamadığım sevdam…

Gözlerimi Daya Gözlerine Bir Anda Dalıp Git Bana


sevginin bittiği yerde sarıl bana

heyecanların tükendiği
ve artık yapacak hiçbir şeyin kalmadığı bir anda
çek kolumdan..

/..gözlerimi daya gözlerine bir anda dalıp git bana

düşlerimizin yorulduğu yerde tutun bana

beni çağıramayacak kadar uzakta ol
ve ben gelemeyecek kadar koşayım sana

imkansızı iste
mesela "unut", de
dudaklarım değil gözlerim boşalsın o dakika

giderken unutamadığım yerden dönüp bakayım sana

üşümeye başladığın yerde ısın bana

gözlerim ağlamaktan şişmiş olabilir..
/..aldırma her halimle güzel bul beni
her halimle karış bana

bir demet papatyayla bile kandırabilirsin beni
sakın unutma sende tutunduğum yer kadar yüreğimi öp..

Bir Eşi Olmalı İnsanın


İnsanın eşi olmalı, bakarken yüreğinin kabardığı,

gözlerinden gözlerine yüreğinin aktığı…aşık olduğu bir eşi olmalı!

Sabah gözlerini açtığında, yanında olduğunu görüp,

şükürler etmeli Yaradana. Koklamalı saçlarını.

Uyuyan eşine şefkatle bakıp, usulca dokunmalı yüzüne,

varlığını hissedebilmek için. Parmakları titremeli,

incitirim korkusuyla.

Sürekli çağlayan bir pınar olmalı gönlü…kramplar girmeli midesine,

onsuzluk aklına geldikçe!

Rüzgar onun kokusunu getirmeli, yağmur onun sesini.

Elleri yanmalı ellerini tutabilmek için.

Akşam onu görecek diye, pırpır etmeli yüreği.

Kelebekler gibi olmalı insanın kalbi. Ayakları birbirine

dolaşmalı heyecandan, eve dönerken eşi.

Beklemek asırlar gibi uzun gelmeli.

Gelişi ile sonsuz bir nur dolmalı içine.

Yüzüne baktığında, konuşmadan anlamalı derdini, tasasını,

öfkesini, sevincini, coşkusunu…vs.

Güven duymalı, herşeyiyle. Başını göğsüne koyup,

huzurla uyuyabilmeli, tüm düşüncelerinden arınmış olarak.

Babası, abisi, arkadaşı, dostu, sırdaşı, anası, çocuğu olmalı…

Şımarabilmeli yanında. Kıskanılmalı zaman zaman da…

Bir eşi olmalı insanın!

Sabah yolcularken işine, içi acımalı, daha yollarken özlemeye

başlamalı. Seni şimdiden özledim!

Akşam dönüşünü beklemeli sabırsızlıkla. Gözleri yollarda

kalmalı ve kapıyı çalmadan açmalı…aşkla karşılamalı,

hasretle sarılmalı boynuna, özlemle koklayıp, öpmeli,

yıllarca uzak kalmışcasına! Her günü bir başka güzel olmalı

yaşamın, bir başka özel, bir başka soluklanmalı her anında.

Verdiği hiç bir şeyin yeterli olmadığını düşünüp, kahrolmalı,

daha fazla ne yapabilirim diye düşünmeli.

Mutluluk saçmalı etrafına.

Bir eşi olmalı insanın,

cennetten köşe almışcasına sevdiği,

sakındığı, bakmaya kıyamadığı…Her bir hücresinden aşkın

fışkırdığı, çölde okyanusu yaşadığı bir eşi olmalı!

Can Yücel

Seni Sevdikce Yaşar Bu Ruh



Hep ertelenen bir an hiç yaşanmamaya mahkumdur. Düşlerin bekleyişini yalnızca bir hüsran karşılayacakdır. Mevsimleri sayarsak ömür baharsız tükenir gider. Sevdiklerimizi bulmak yada bulduğumuzu sevmek tercihi en zor olan iki seçenektir bu sınavda...

Boşuna akan ırmaklar mı var yüreğimizde, sebepsiz mi çoşkun bir denizde maviye hasretliğimiz? Ufuk ta görünen o ki mutluluk tek kişiliktir aslında. Karşımızdakinin çabasına ihtiyacı yoktur mutluluğun Aşkında sevdiğin kadar büyüktür. Sevdiğin sürece meydan okur dünyaya.

Hasretle beklenen gelmez hiç bir zaman o hasreti yalnız tüketirsin. Karşılık bulmuyorsa sevda umut değil kendini hükümdar sanan köleler üretir, dönemezsin. Ama boşuna geçmemiştir dolan vakit. Heba olan şiirleirn değildir. Türkülerin diliyle yas tutan geceler, sırdaşlığını hiç farketmez. Kıymetini bilmediğin kır çiçekleri yeniden açar o gül solarken.

Ayrılanlar yıllar geçsede üstünden hep aynı acıyı çeker. Ama yollar hiç bitmez. Sonuna geldiğini zannetiğin yerler birer duraktır aslında. Ve sen yolculuğunu gönüllü bitirmişsindir o durakta. Güneş hep geç kalırmış gibi gelir, sen bir baharda mevsimler başka havada... Gerçeklerle düşler yerini kaybeder. Bir tek o kalır yüreğinden hiç gitmeyen. Aynı bakışlı resmine saatlerce dalışın kalır, sevdanın tutsaklığında acılarını dindiremeyen...

Şöyle dimdik durup rüzgara karşı ''Ey hayat sen şavklı sularda bir dolunaysın, aslında yokum ben bu oyunda, ömrüm beni yok saysın'' diyerek çekip gitmek gelir aklına, Bedeninizin parçalanması hiç umrunda değildir, ama sevdiği uğruna ölenlerden olmak istemezsin. Çünkü yalnız yaşarken bir ihtimal daha vardır. Belki ölüme değil ama onun hayatına geç kalmışsındır. Uzaktır öyle kalacaktır belki. Hep bir umutla beklenirken sevda habercisi, yüreğini teselli etmekde sana düşer.

Her şeye rağmen korkutmasın seni bu sevdanın ateşi. Her yangın önce başladığı yeri yakar. Sana küçük kendime büyük gelen yüreğimde yıllar geçsede senin adını yazar. Ve bil ki sevdiğim, uslanmaz ruhum yaşadıkça seni sever, seni sevdikçe yaşar..

Ey Gözyaşı

Ey Gözyaşı!
Mademki, Gözümün Kapısından Çıktın, Gidiyorsun
Bari sevgilinin kapısına GİT de başını onun eşiğine koy...!

Aşk Gül Gibidir

Aşk gül gibidir, Yusuf a benzer.

Kokusunu almaya, bir Yakup ister.

Aşkı Allah korur, kurda yem etmez.

Kalbin varsa eğer, gözde gerekmez.

Sevgili yoksa görmek nedir ki,

Sevmeye görmeye bir Yakup ister. . . !

Seni de Vururlar Birgün Ey Acı



Seni de vururlar bir gün ey Acı
Uçuşup durduğun kanatlarından
Sazın, sözün, türkülerin tükenir
Ellerin koynunda kalakalırsın

Şakaklarına kar yağıyor bilesin ey Acı
Gül açan yüzlerimizde
Göğeriyor rengin senin de

Biz seni
Tâ eskilerden tanırız
Hani göğüslerimize taş olur inerdin
Avuçlarımızda Hira Dağı'ydın
Al atların tan yerine ayarlanmış yelelerinde
Akdeniz rüzgarlarına karışan sendin

Biliyorum
Hiçbir tarih yazmayacak
Ve bir sır gibi kalacak yakılan kitaplarda
Göbek bağı anasından henüz çözülmemiş bebelerimize
Mitralyözlerin Washington'dan ayarlandığını

Seni de yakarlar bir gün ey Acı
Bir taptuk kul gözlerinden vurursa
Parmakların eğri ağaç tutamaz
Çığlıkların çağlar aşar, duymazsın

Ve ben biliyorum
Örümceği, mağarayı, güvercini, asâyı
Ve İbrahim'in baltasını
Ben biliyorum

Nereden başladı bu kesik dans
Ve bu dansa karşı afyonlanmış hecin yüzlü insanlar kim?
Kim kimin yanında
Kim kimin karşısında
Meclis kürsüsünden konuşan bu adam kim

Üsküdar kız lisesinde okuyan genç kız
Çantasında kimin fotoğrafını taşıyor
Kadıköy vapurunda sigara tüttüren delikanlılar
Neden gülüyorlar ki

Seni de vururlar bir gün ey Acı
Filistin'de sapan taşlı çocuklar
Dalın, kolun, fidelerin budanır
Kuru bir kütükle kalakalırsın

Öyle bakmayın balkonlarınızdan
Fırat nehri ayrılık çıbanına tutuldu,
Damarlarımızı yırtıyor
Tuna nehri, onulmaz boşnak sızıları
Pompalıyor yüreğime

Plevne türküleri ağıtlara dönüşürken,
Çeçenya'da yiğitler
İnancın emeğin / ve Aşk'ın
Kılcal damarlarına ulanıp sustular...

Ve ne Bağdat'tan
Ne Şam'dan
Ne Mekke'den
Ne Diyarbekir'den
Ne İstanbul'dan
Ne Buhara'dan
Bunca telefon direğine rağmen kimse kimseyi
Duymuyor

Seni de vururlar bir gün ey Acı
Halepçe'de soldurulmuş gül gibi
Bu sevdaya düşsen, sen de yanarsın
Suskun, sıcak, uzun yaz geceleri

Ve siz
Ey analar,
Hani siz, gecelerinizi böler, çocuklarınıza ninniler söylerdiniz
Hani siz, fatihler doğururdunuz...

Gelin kızların giysileri kirletildi
Çocuklar hep yetim kalıyor

'Elem yecidke yetimen feava'

Ve ben biliyorum
Ben biliyorum
İstanbul'un
Bağdat'ın
Diyarbekir'in
Mekke'nin
Buhara'nın
Birbirine nasıl bağlandığını, nasıl çözüldüğünü sonra

Ey insan
Ey insanlık
Ayağa kalk

Kolları ve bacakları budanmış delikanlıları
Boyunları gövdesinden ayrılmış insanları
Gözleri uyur gibi kapanmış, kan pıhtıları içindeki bu çocukları
Gelişmiş laboratuarlarınızda dikkatle inceleyin

Ve bir gün
Bu dünya
Gül bahçesine dönecek
Bunu böyle bilin; ve
Unutmayın...




Gel Ey Nebi - İskender Pala



Gel Ey Güllerin Efendisi!

Gel ey, konuşurken dudaklarına tebessümler karışan!
Gel ey, yüzüne üzgünlerin üzüntüsünü dağıtmak yaraşan!
Gel ey, ateş-i aşkına yanmak için âşıkları birbiriyle yarışan!

Gel ey!

Ayrılığında çoğalan alevleriyle arınalım aşkının; yanalım yandıkça ve yandıkça yanalım Aşk yüzünden elbisesi yırtılan da, Hak uğruna gözlerini kurutan da seni arzulamakta şimdi Bizi kendine madem yine sensin bağlayan ve ayrılığının derdine yine sensin ayrılıkla derman olan, o hâlde gülümse bize Efendim, bize gülümse ‘‘Allah onları sever; onlar da Allah'ı sever’’ sırrına ermekte rehberimiz ol, tut günahkâr ellerimizden; günahkâr ellerimizden tut

Sen ey!
Gelsen hayallerimize bir kez Ve üzerine sepet sepet güller döksek biz Gelsen düşüncelerimize bir an Ve baharları sersek ayağına çiçek çiçek, mevsim mevsim, ıtır ıtır Dolunaylar yerine doğsan dünyamıza bir vakit Ve zatını gündüz değilse, hayalini gece göstersen bizlere Girsen ansızın düşlerimize, şevkat parmaklarınla okşasan başımızı ışık ışık Ve ışığına düşsek pervaneler gibi; pervaneler gibi ışığına düşsek

Gel Efendim

Bir kez doğ içimize de isterse kaybolsun dolunaylar güneşler Gir gözümüze de bir nefes, isterse silinsin tutiyalar, sürmeler İlham olup ak gönlümüze bir anda, isterse yitirilsin uçtan uca naatlar ve gazeller, beyitler ve dizeler uçtan uca yitirilsin isterse
Gel Efendim, dostluğuna muhtacız; umutsuz ve çaresiz bırakma çaresizlerini Gel yeter ki, hakkımızda verilecek her hükme razı olalım

Gel ey, bitir bitmeyen hasretini içimizde!
Gel ey, onsuz mutluluk bulamadığımız!
Gel ey, kendisine lâyık olamadığımız!

Gel benim Efendim, bir kez olsun dokun yüreğime, yüreğime dokun bir kez olsun
Yüreğim kanıyor efendim, kanıyor yüreğim!
Çığlık çığlığa beşeriyet, çiğnenmiş reyhanlar misali hep seni arıyor Uyandır, zindanlara koyduğumuz Yusufî sevdalarımızı efendim! Uyandır, bahtını üftadelerinin!

İskender Pala

Link: Naatın tamamı

Bir Veda Hutbesi



Korkarım,Ebu Bekir'in saçlarını beyazlatır bu veda,
Korkarım,Ömer'in yüzüne tebessüm uğramaz bir daha..
Beldeyi haramda hiçbir ayrılık böyle can yakmadı,
Yusuf'ların nur yüzüne hicran beni düştü,
Mecnun'ların derdi büyük Leyla'lar anlamadı!!
Yetimlerin başını okşayan bir mübarek elin vardı;
Sen yoksun! o yetimlerinde saçları tozlara bulandı.
Korkarım korkarım bu ayrılık Yakup'ları tekrar kör edecek
Korkarım Yusuf'lar tekrar dönecek zindanlara,
Ferhat'ların tırnakları dayanır mı bilmem!?
Sen gittin! yalancı güneş kaldı ufkumuzu aydınlatmaya çalışan.
Tadı yok güllerin artık tadı yok
Onlarda yalan.....

Sen yürürken Mekke sokaklarında adım adım;
Ardında gülden güzel kokun kalırdı,
Rüzgarlar öpmeden geçemez saçlarını;
Ceylanları bile kendinden geçiren güzel gözlerin vardı..
Şimdi yoksun! o güzel kokunuda bizden zalim bir rüzgar aldı.
Anaları sütten kesti bu veda,
Bebeklerin emdiginin zehirden farkı yok.
Ya seher kuşları,kimin için söylesin şarkılarını şimdi?
Vefakar örümcegin yeni bir ağ örmeye takati yok!
Ömer'in Ömer'in kamburu arttı diyorlar yoklugunun ardından,
ALİ'yi dert sardı, dertleşecegi sırdaşı yok!!!
Bilal'inde boğazında dügüm dügüm nefesi,
Zira çagırırken ümmeti namaza;
"Hayyalelfela hayyalelfela..." gelenlerin içinde ümmetin efendisi yok!
Şimdi anladım YA RAB! kelebekleri ateşlere sürükleyen aşkının sırrını..
Şimdi anladım YA RAB! kırlangıçlar neden bukadar kısa yaşar..
Şimdi anladım YA RAB! bebekler neden ağlayarak doğar.
Sen niye ağlarsın EY OSMAN!
Zira senin vuslatın, ömrün kadar...!!
Ben yanayım halime bir kandil gibi usul usul..
Zira benim kavuşmam,çok küçük bir ihtimal yar,
Çok küçük bir ihtimal ALLAH 'ım..
Çok küçük bir ihtimal.........!!!

Söz: TAHA - Solist: TAHA - Seslendiren: REHA YEPREM

http://youtu.be/tdUeox8NP4o

Yüreğine Sor Beni


Aylar hatta yıllar sonra ilk kez alıyorum kalemi elime
Bir şeyler yazmak istiyorum ama olmuyor
Hepsini karalıyorum
Seni anlatamıyorum kağıtlara, yazamıyorum seni
Bir kenara atmışım sıkıcı hayatımı
Gözlerin tırmalıyor hayalimi
Sana her şeyi anlatmak geçiyor içimden
Boynuna atlamayı gözlerinin içine bakmayı
Ve o gizli kelimeleri söylemeyi
İstanbul yine haykırıyor hüznünü
Bu hengamenin içinde ne kadar yalnız olduğunu anlatıyor
Ey İstanbul !!!
Üzülme
Bu hengamenin içinde tek yalnız sen değilsin
Her sokağın başında
Benim yalnızlığım ilişmiyor mu mavi gözlerine?
Kaçıp gitmek istediğim insanlardan, anılardan
Ama sınır o eski eve kadardı
Oraya kapattım kendimi,
Ve kendimi kendi içime kapattım elbet
Önce şömineyi yaktım ve bir çay demledim kendime
Perdeleri açtım, yıldızlara gülümsedim
Hissetmedin mi?
Sonra ansızın radyoda bir ses duydum
İnadına hisli bir şiir okuyordu Kahraman abi
Yapma be Kahraman abi
Yine ağlatma beni
Çalma şu türküleri
Leylim leyi
Hatırlatma bana o kahverengi gözleri
Şımartırdın beni çocuk gibi
Bebeğim derdin bana
Yanlış anlama acındırmıyorum kendimi
Sadece bil diye yazıyorum bunları
Bir gün yırtıp atacaksın belki
Aklında kalsın diye yazıyorum
Gönlüm nevbaharları unutalı çok oluyor
Her mevsim kış artık
Belki anlarsın gönlümün her mevsim neden karlar altında kaldığını
Belki fark edersin varlığımın sensiz bir yokluk olduğunu

Belki görmek istersin beni
İşte o zaman o çok sevdiğin türkünün son sözleri düşsün aklına
GELECEKSEN BİR GÜN DÜŞÜP ARDIMA
KULA DEĞİL YÜREĞİNE SOR BENİ…..

Ne Acı

Ne acı;Ateşin sönüp
Toprağa karışması.

"Biz"in "ben"e dönüp

"Sen"i bırakması.

Ne acı artık acının acım

Canının "canım" olmaması

Üç Harf Yanyana

Üç harf yanyana kaç şekilde gelir bilir misin
Aşk
 dersin...
Sen dersin...
Ben dersin...

Sen,ben biter;
biz dersin...

Gün gelir git dersin...

Peki dur kelimesinden haberdar değil misin?
Dur demeyi bilmez misin?

Git demek kolay,
dur diyebilecek kadar yürekli misin?

Seni Sevdim Ben

Anlattıkça kış vuruyor satırlarıma

Anlattıkça üşüyor, anlattıkça ısınıyor yüreğim.

Bugün sardunyalarım da açmadı

Belki de küskün renklere

Ellerimde günah gibi yaşayamadıklarım

Sensiz soluyorum anlayacağın

Mavi mavi ölüyorum

Duyuyor musun, orada mısın,

Var mısın, yok musun?

Bir tek şeyi unutma!

Seni sevdim ben.

Yanarak, yıkılarak

Aklıma her geldiğinde ağlayarak....

Kaybettim Kendimi Bugün

Elim ayağım titriyor şuan tek sebebi sensin bunun. Kalbim sevgimle yarış edercesine hızlı atıyor. Nefes almakta zorluk çekiyorum. Bu ev bu sokak bu cadde bu şehir bu dünya dar geliyor bana. Bir bakışın bile nefesimi benden alıyorken daha fazla gezme sokağımda çık git buralardan. Beni nefessiz koyma!

Hiç başlamamak üzere bitti artık anla. Beynimde ve yüreğimde daha fazla yaşatamazdım seni. Onca yalandan sonra af dilemekde neyin nesi söylesene. Özürün bile bi asaleti olması gerekmiyor mu sence?

Git hadi!
Daha fazla durma gönlümün sokağında.
Artık nefesimi alma benden ellerimi titretme.
Git!
Ayrılığın hakkını ver bu kez.
Anlamsız kıl tüm yaşanmışlığı.
Yalanlarına ortak ettin insanlığımı...
Yaktın yıktın geçtin beni.
Kalmayı beceremedin bari gitmesini öğren.
Ne bileyim vur sırtımdan mesela...
Adı "AYRILIK" olsun.
Gidişlerden gidiş beğen.
Yeterki gitmeler senin olsun.

Sildim artık seni anla nolur. Gönül celsemde kırdım senin kalemini... Sevdamın vadesi doldu bu akşam... Alacağın hiç bir şey kalmadı benden nefesim dışında. Onu da bırak da benle kalsın bari. Belki sensiz yaşadım ama onsuz yaşayamam biliyorsun değil mi?

Artık çok oluyorsun sen! Böyle gitmek mi olur? Her gidişinde kendini bende unutuyorsun. Git artık daha fazla durma yüreğimin bahçesinde... Giderken sana duyduğum o büyük sevgini de götür kendinle olur mu? Kalbimi de geri ver bana canım yanmasın artık. Nefesimi alma bu kez yanına. Oksijen tüpleriyke yaşamak zor geliyor artık.

Yıkıldım bittim ben artık. Soran olursa söylersin. Sayende kaybettim ben bugün kendimi. Hükümsüzdür!!!

Kollarında

Kalbinin attığı her yerde

Olduğun her saniyede, nefes olmak istiyorum

Layık değil miyim bu yanan yüreğimdeki aşkla söyle

Lüks mü bana bu aşk söyle lüks mü

Aşksa sadece zenginlere mi söyle

Ruhum zengin benim, kimsenin veremeyeceği aşkımla

Istırap çekerim, kendimi senin için feda ederim ama sensiz asla

Ne desem boş kalıyor işte sensizliği anlatamam sana

Duamdın her sabahım da güneşin aydınlatmasıyla

Aşkım kollarına al sakın bırakma

ben senle nefes alıyorum

bunu sakın unutma